“Nereden başlayacağıma karar veremiyorum.
Her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum […].
Odak dağılmaya başladı.
Yurt içi işleri bırakamam çünkü burası hızlı biçimde ilerliyor.
Yurt dışı fırsatları aynı anda birkaç ülkede değerlendirmek istiyorum ama seçim yapamıyorum.
Destek olacak benim gibi birini bulamıyorum.
Ortağım gitme çünkü yurt içinde lazımsın diyor.”
Sevdiğim bir girişimci dosttan gelen mesaja son bir haftadır bakıyorum. Inbox’umda her gün en tepede, her sabah bu email ile başlıyor mesai… zira çok önemli tesbitler içeriyor ve hızlı bir şekilde geri dönüş yapıp bir sonraki emaile geçmektense, düşünmek, işine yarar bir cevap ile destek olmak istedim.
Bu güne kadar benzer neler gördük, bu arkadaşa nasıl cevap vermeli, diye buraya uzun uzadıya yazacaktım… Bunun yerine sadece bir cümlesine, kanımca en vurucu noktaya odaklandım:
“Destek olacak benim gibi birini bulamıyorum”
Büyümekte olan çoğu girişim er ya da geç bu yol ayrımına geliyor; girişimin, kurucu ekibin gücü, arzusu, enerjisi, yorulmak bilmeyen çabası olmadan da büyüyebilen bir seviyeye hızlı bir şekilde gelebilmesi. Dünya çapında olan ve olamayan iki hikaye arasında en önemli fark belki de bu.
Satış toplantıları artık kurucular katılmasa da başarı ile sonuçlanıyor mu? Bu kabiliyete sahip bir ekibiniz, işleyişiniz, ürününüz var mı? Ölçeklenmek için bu beceriye sahip bir sistem kurmanız aynı zamanda sürdürebilirliğin de olmazsa olmazı.
Satış gücünüz, büyüme hızınız, en yetenekli kişileri organizasyonunuza katma ve tutma kabiliyetiniz kurucularınızdan bağımsızlaşabildiği müddetçe ivmeleneceksiniz.